Fosil Nedir? Nasıl Oluşur?
Fosil, hayvan ve bitkilerin geçmişten günümüze kadar gelen tarihini yansıtmaktadır. Geçmişte yaşamış günümüzde nesli tükenmiş canlılar hakkında bize bilgiler vermektedir. Kısaca fosiller nedir, kaça ayrılır, ne oluşturur, nelerden meydana gelir, bitkisel fosiller, hayvansal ve dinazor fosilleri hakkında birçok bilgiyi makalemizden okuyabilirsiniz.

Paleontoloji fosil bilim dalına denir, fosil toplayıp ve üzerinde çalışma yapan kişilere paleontollog denir. Fosil bir küçük böcek, polende olabilir, büyük devasa dinazorda olabilir. Kalıntının fosilleşmesi için milyonlarca yıl geçmesi gerekir. Fosilleşen kısımlar genelde kalıntıların sert kısımlarıdır.

Geçmiş zamanlarda yaşamış hayvan ve bitki gibi canlıların tortul kayaçlar içerisinde kalıntılarının ve izlerinin kalmasına FOSİL denmektedir.

Geçmişte yaşamış olan canlıların, çürümeden kayaçlar arasında yer kabuğunda korunması ile oluşurlar. Fosilin oluşması için bitki veya hayvanın hızlı bir şekilde çamurun örtmesi ile yerin altına gömülmesi gerekir. Eğer yer kabuğunun üzerinde kalırsa zamanla yok olmaya maruz kalır. Fosillerin oluşmasındaki en önemli unsur, kalıntının kayaçlar arasında korunmasıdır.

Fosiller yaşamış olan canlılar için en belirgin ve önemli tarihi kanıttır. Bulunan en eski fosiller 3.6 milyar öncesine ait olan fotosentetik siyanobakterilerdir yani mavi-yeşil algler'dir.

Aynı zamanda fosiller, coğrafi bilgileri veren birer kaynaktırlar. Kıtaların haraketlerini, iklimsel değişiklikleri gibi yer yüzündeki olaylar hakkında bilgiler verir.

Bu başlıktaki bilgiler; 4.sınıf, okul öncesi ve diğer sınıf derecelerinde ödev çalışmalarında kullanılabilir.


FOSİL ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Hayvan Fosilleri: Hayvana ait; kemikler, dişler, kabuklar, kürk, deri, et, ve tüy gibi kalıntıların bulunduğu fosillerdir. Genel olarak fosillerde kemikler bulunmaktadır. Ama soğuk bölgelerde bütün olarakta bulunmaktadır. Sibirya ve Alaska gibi yerlerde parçalanmamış şekilde mamut kalıntıları bulunmuştur.

Bitki Fosilleri: Bitki fosillerde genellikle sert tohum kısımları ve sert ahşap kısımlar fosil olarak ulaşmaktadır. Yapraklar ve çiçeklerin fosil olarak gelmesi imkansız gibidir. Fakat yaprak ve çiçekler karbon etkisi ile ince detaylarına kadar günümüze ulaşmıştır.

Kabuklu Deniz Canlıları: Yer kabuğunun haraketleri sonucunda denizler ve okyanuslar yer değişitirmiştir. Bu olay milyonlarca yıl sürmüştür. Suların çekilmesinden arta kalan kabuklu deniz canlıları balçık, çamur ve kum gibi yerlerde kalarak günümüze ulaşmıştır.

Amberler: Amber fosili ise, ağaç reçinelerinin içinde kalan hayvan ve bitki fosillerine denir.

FOSİLLER NEREDE BULUNUR?

Fosil karada yada denizde yaşayan hayvan ve bitkilerin kalıntılarıdır. Genel olarak fosiller kumtaşı, kireçtaşı, çamurtaşı ve şeyl gibi kayaç ve tortullarda bulunurlar. Yer kabuğunda saklanan fosiller bazen iyi korunsada, erozyon ve diğer doğal faktörlerden dolayı tahrip görmektedir.

Fosiller Bütün kıtalarda ve bütün su ile kaplı olan her yerde bulunmaktadır. Kısacası en yüksek dağlardan en alçak ovalara, göl, deniz ve okyanus diplerine kadar her noktada yer alabilir.

FOSİLLER NASIL OLUŞUR?

FOSİLLER NASIL OLUŞUR?

Canlılar öldükten sonra organik-yumuşak kısımları diğer hayvanlar tarafından tüketilir veya bakteriler tarafından tahrip edilir. Eğer ortam bakterilerin yaşamasına uygun oksijene sahip değilse ve ortam fosilleşmeye uygun taşlaşma süreci koşulları taşıyorsa, canlıdan arta kalan kemik, kabuk ve diş gibi sert ve dayanıklı kısımlar fosilleşerek günümüze ulaşabilir. Ayrıca hayvanların; kusmuk pelletleri, dışkı pelletleri (koprolit), yumurtaları ve izleri de fosil olarak korunabilir.

1. Karbonlaşma: Bitki fosilleri deniz, göl ya da bataklık gibi ortamlarda gömülerek fosilleşebilir. "Kömürleşme" denen karbonlaşma olayıyla bitkiler kısmen veya tamamen değişerek kömür haline gelebilirler.

2. Petrifikasyon: Organizma kalıntılarının kristalizasyonla mineralojik bileşimlerinin değişmesidir. En iyi bilinen petrifikasyon tipi silisçe zengin suların bitki hücreleri içine girerek kalıntıları silisleştirmesidir. Buna silisleşmiş ağaçlar örnek olarak verilebilir. Ayrıca hayvan kabukları veya kemikleri, içlerindeki boşluk veya gözeneklerin kalsit, silis ve demirce zengin sularla dolarak kristalleşmesiyle demirleşmiş, piritleşmiş, silisleşmiş veya kalsitleşmiş hale dönüşebilirler.

3. Yer Değiştirme: Yer değiştirme çamur içinde gömülü olan organizma kalıntılarının sülfid (pirit) veya fosfat (apatit) mineralleriyle yer değiştirmesi sonucu oluşur. Bu süreçte mineraller, organizmanın anatomisinin detaylarını gösteren yumuşak dokularla yer değiştirebilir. Örneğin Almanya'da bazı şeyller içinde Devoniyen'de yaşamış bir trilobitin antenleri ve sefalopodların tentakülleri, piritleşmiş fosiller olarak bulunmuştur.

4. Yeniden Kristalleşme: Yeniden kristalleşme olayı hayvanın kabuğunun mikroskobik ölçüde detaylarını bozar. Buna karşılık kabuğun dış şeklinde bir değişiklik olmaz. Hayvan kabuklarının bir çoğu kalsiyum karbonat bileşimli aragonit mineralinden yapılmıştır. Milyonlarca yıl boyunca fosilleşme sırasında kalsiyum karbonat yeniden kristalleşerek daha duraylı bir mineral olan kalsit haline dönüşür.

5. Yumuşak Dokuların Korunması Yoluyla Fosilleşme: Bazen olağanüstü koşullar altında, organizmaya ait deri, tüy, doku gibi bazı parçalar bozulmadan fosilleşebilir. Örneğin Sibirya'da buz kütlelerin içinde binlerce yıl boyunca bozulmadan kalmış bütün mamut fosilleri bulunmuştur. Hatta bu mamutların midelerindeki yiyecekler bile olduğu gibi korunmuştur.

Olağanüstü koşullar sıcak ve kurak iklimlerde de oluşabilir. Mumyalaşma adı verilen bu süreçte yumuşak dokular, bakterilerce çürütülmeye fırsat kalmadan kısa sürede kurur. Paleontologlar Çin'de bu şekilde derileri ve tüyleriyle korunmuş dinozor fosilleri bulmuşlardır.

6. Organik Kapanlar: Bir organizmanın amber, doğal asfalt veya çürümüş organik madde içinde hapsolarak korunması sonucu oluşan fosilleşme şeklidir. Bunlardan amber, ağaç reçineleridir. Ağaçtan akan reçine bu sırada böcek, örümcek veya küçük kertenkeleleri yakalayabilir. Hemen katılaşarak sertleşen bu madde içindeki hayvan hiç bozulmadan ve tüm detayıyla milyonlarca yıl boyunca kalabilir.

Doğal asfalt, petrol kalıntısıdır. Asfalt suyla örtüldüğü zaman, susamış hayvanlar sudan içmek için geldiklerinde içine düşebilirler. Böylece yapışkan zeminden kurtulamayan hayvan yine hiç bozulmadan korunur. Bu tip ortamda fosilleşmiş hayvanlara Amerika'da Kaliforniya'da rastlanmıştır.

Bir başka ortam bataklıklardır. Her ne kadar asidik ortam organik malzemeyi bozsa da, daha sağlam olan kemikler bozulmadan kalabilir.Danimarka'da 2000 yıl öncesinden kalma bataklıklarda insan kalıntıları bulunmuştur.

7. Boşluk ve Kalıplar: Asidik koşullar kayaç içinde korunmuş fosil hayvan kalıntılarını bulundukları yerde yavaşça eritir. Bu etki kaya içinde bir kalıp bırakır. Bu süreç genellikle kolay çözülen kalsitik kabuklarda daha fazla görülür. Kabuğun dış kısmının etkilenmesiyle dış kalıp oluşur. Bazen kabuk çözülmeden önce içi çökelle dolarak iç kalıplar meydana gelir.

8. İzler (Omurgalı ve Omurgasız Hayvanlar): Hayvanlar çamur gibi yumuşak bir zeminde yürüdükleri zaman bıraktıkları çeşitli ayak, kuyruk veya gövde vb. izleri sertleşerek korunabilir. Bu izlere ait boşluklar farklı bir çökelle dolduğu zaman kalıp haline gelir. Buna dinozorların ve insanların ayak izleri örnek olarak gösterilebilir. Paleontologlar, dinozorların ayak izlerini yorumlayarak onların yürüme ve hareket etme özelliklerini ortaya koyabilirler.

9. Fosil Benzeri Yapılar: Bazen mineraller, kayaçlar içinde büyüyerek fosil benzeri şekiller oluşturabilirler. Bunlara yalancı fosiller denilir. Örneğin dendrit kristalleri sıklıkla fosil sanılmaktadır.

Bunun dışında, bazen mumyalaşmış veya travertenle kaplanmış güncel hayvan veya bitkilere de rastlanabilir. Bu kalıntılar da gerçek fosil değildir. Zaman içinde fosilleşmeye aday örneklerdir.

Karasal Fosilleşmeye Bir Örnek

a) Omurgalı hayvanlar nehir, çay, dere ve göl gibi tatlı su kaynaklarının kenarında yaşamlarını sürdürüyorlar.

b) Ölen hayvanların kemikleri çeşitli su taşkınlarının getirdikleri kırıntılı malzemeler altında kalarak örtülüyor.

c) Su taşkınlarının getirileriyle oluşan çökeller kemiklerin üzerindeki kırıntılı kayaçları gittikçe kalınlaştırıyor.

d) Akarsu taşkınlarının getirdiği tortullar istifi zaman içinde daha da kalınlaştırıyor.

e) Çökel miktarının zamanla artması hayvan kemiklerinin daha da derinlerde kalmasına ve taşlaşarak fosilleşmesine neden oluyor.

f) Göl ya da çökelme havzası çökellerle dolarak ortadan kalkıyor. Daha sonra tektonik bir yükselmeyle akarsular yeniden canlanıyor. Kalın bir istif oluşturan bu alan zamanla aşındırılarak yarılmaya başlıyor ve gömülü kalmış olan fosilli tabakalar açığa çıkıyor. Fosil bilimciler (paleontologlar) sanki bir avcı gibi bu fosil yatakları araştırıp bularak ve bilimsel kazılar yaparak bu fosilleri gün ışığına çıkarıp, bilim dünyasına sunuyorlar.

Kaynak:MTA

Söyledim

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Yorumlar

https://www.soyledim.com/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!